Samsun OMÜ Tıp Fakültesi Aile Hekimliği Anabilim Dalı’nda yapılan, ‘Kendi Torunlarına Bakıcılık Yapan Büyükannelerde Depresyon, Yaşam Kalitesi ve Genel Sağlık Algısı’ isimli çalışmada, torunlarına bakan büyükannelerin, bakmayanlara göre depresyon oranlarında ciddi oranda azalma olduğu gözlemlendi. Samsun, Amasya, Çanakkale ve İzmir’de 3 bin 65 yaş ve üzeri büyükanneden toplanıp elde edilen verilerde; büyükannelerin yaşam kalitelerinde artış olduğu da belirlendi. Türkiye’de elde edilen sonuçların, Asya ülkeleri Çin ve Japonya’da da görüldüğünü, bunu asli bir görev olarak gördüklerini ancak Avrupalı büyükannelerin yardımının daha sınırlı olduğunu söyleyen OMÜ Aile Hekimliği Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Bektaş Murat Yalçın DHA’ya konuştu, “Büyükannelerin aile bakımına verdikleri destek, hem maddi hem de manevi olarak ölçülmez nitelikte. Bu çalışmayla büyükannelerin büyük fayda gördüklerini tespit ettik” dedi.
“KENDİLERİNİ İYİ HİSSEDİYORLAR”
“Kendi aile sağlığı merkezlerimizde kendi torunlarına bakan büyükanneler arasında, depresyon biraz daha az görülüyordu. Acaba bu gördüğümüz durum, gerçekten toplum için uyarlanabilir bilimsel bir gerçek miydi yoksa sadece bize uygun bir durum muydu diye, biz bunu oldukça geniş tabanlı bir çalışmayla test etmek istedik. Bunun için değişik akademik arkadaşlarla görüşüp fikir aldıktan sonra bir çalışma başlattık. Amasya, Çanakkale, İzmir ve Samsun’da veri toplanması yapıldı. Burada 65 yaşın üzerinde kendi torunlarına bakan büyükannelere depresyon açısından bir inceleme yaptık ve ilginç sonuçlar elde ettik. Kendi torunlarına bakan babaannelerle bakmayanlar kıyaslandığında, bakanların depresyon oranlarında çok ciddi şekilde azalma tespit ettik. Bunun yanında yaşam kalitelerinde bir artış izleniyor. Kendilerini de hakikaten iyi hissediyorlar. Buradaki torun bakma eğilimi, insanların hayatında iyi bir dokunuş olmuş gibi oluyor. Bu sonuçları değerlendirirken de bazı koşulları göz önünde bulundurmak gerekiyor. O da büyükannenin bu işe ne kadar gönüllü olduğu, aile otonomisine ne kadar saygı gösterdiği, aileyle gerekli iş birliğini yapıp yapmaması da bizim için etkin faktörler olarak ortaya çıkıyor. Biz 3 bin kadar büyükanneyle çalıştık. Bu büyükannelerin verilerini toplamak uzun bir zaman aldı. Onlardan aldığımız genel görüş olarak olumlu izlenim elde ediyoruz.”
“AVRUPALI BÜYÜKANNELER AİLE İŞLERİNE KARIŞMAK İSTEMİYOR”
Çalışmanın benzer sonuçlarının Çin ve ABD’de de görüldüğünü söyleyen Prof. Dr. Yalçın, “Büyükanneler belirli bir zaman sonra tekrar torun bakmaya geçtikleri zaman, özellikle daha önceden ev hanımı olan büyükannelerde bu daha fazla gözüküyor, kendilerini ikinci bir amaç bulmuş gibi hissediyorlar. Yani bu becerilerini ve çocuk bakmadaki daha önceki tecrübelerini çok kolay bir şekilde diğer aileye destek olacak şekilde ortaya koyuyorlar. Bu da diğer aileye bakıcı açısından büyük bir tasarruf sağlıyor. Özellikle çalışan anne-baba olduğu zaman büyükannelerin bu yardımı vazgeçilmez bir durum haline geliyor ama bu yardımın da niteliği son derece önemli gözüküyor” dedi.
“ÇALIŞMA CİDDİ İLGİ ÇEKTİ”
“Dünyanın çeşitli yerleriyle kendi verilerimizi kıyasladığımız zaman, Çin ve hatta ABD’de de aynı sonuçlar elde edilmiş” diyen Prof. Dr. Yalçın, “Özellikle Çin ve Japonya gibi toplumlarda, büyükanneler ailelere destek vermekten çok büyük zevk duyuyorlar. Bunu asli bir görev olarak algılıyorlar. Ancak Avrupa ülkelerinde farklı bir durum izlenebiliyor. Emeklilik süreci ya da diğer süreçlerde olsun bazı durumlarda büyükannelerin yardımı daha sınırlı oluyor ister istemez. Yani aile işlerine bu kadar fazla karışmak istemiyorlar. Türkiye söz konusu olduğu zaman büyükannelerin özellikle aile bakımına verdiği destek, hem maddi hem de manevi olarak ölçülmez nitelikte. Bu işten de büyükannelerin fayda gördüğünü, bu çalışmayla görmüş olduk. Bu çalışma ciddi bir ilgi çekti. Bunu dünyanın önemli bir dergisine gönderdik. Onlar da bu çalışmayı değerli bir çalışma görerek yayınladılar. Bu sayede de elde edilen veriler dünya literatürüne sunulmuş oldu” ifadelerini kullandı.